Son yıllarda elektronik ve teknoloji alanındaki yükselişiyle dikkat çeken Çin, artık otomotiv tedarik sanayisinde de küresel dengeleri kökten değiştiriyor.
Haber Giriş Tarihi: 11.08.2025 13:05
Haber Güncellenme Tarihi: 11.08.2025 13:07
Kaynak:
Bülten
Son yıllarda elektronik ve teknoloji alanındaki yükselişiyle dikkat çeken Çin, artık otomotiv tedarik sanayisinde de küresel dengeleri kökten değiştiriyor. Bu dönüşüm, sadece maliyet odaklı değil; yapısal, stratejik ve uzun vadeli sonuçlarıyla Türkiye başta olmak üzere Avrupa ve Orta Doğu ülkelerini derinden etkiliyor. Çin’in tedarik sanayisindeki yükselişine ilişkin “Bugün Çin, geniş üretim ağı ve düşük maliyetli ama yüksek verimli tesisleriyle sadece Türkiye’ye değil, tüm dünyaya yedek parça ihraç eden dev bir oyuncu haline geldi. Üstelik bu ürünlerin fiyat-performans dengesi, yerli üreticileri zorlayacak seviyelere ulaşmış durumda. Rüzgâra karşı durmak değil, rüzgârı arkaya almak zorundayız” denildi.
Taşıt Araçları Tedarik Sanayicileri Derneği (Taysad) verilerine göre, Çin’den yapılan yedek parça ithalatı son 5 yılda %156 arttı. Metal döküm parçalarda bu oran %175’e ulaşırken, Türkiye’deki tedarik sanayisi firmalarının %64’ü istihdamda %10’dan fazla daralma yaşadı. Firmaların %35’inin kapasite kullanım oranı ise %70’in altına geriledi. Motor Aşin CEO’su Saim Aşçı, bu tabloya dikkat çekerek şunları söyledi: “Bu sadece ekonomik değil, aynı zamanda yapısal bir tehdit anlamına geliyor. Çin’le doğrudan rekabet etmek mümkün olmayabilir; ama Türkiye’nin üretim kabiliyeti, teknolojiye adaptasyon hızı ve jeopolitik konumu sayesinde küresel değer zincirinde stratejik bir merkez haline gelmesi mümkün.” Çözümün yalnızca gümrük vergileri ve koruma tedbirlerinde aranmasının yetersiz olduğunu vurgulanırken, “Kamu desteklerinin sadeleşerek doğrudan üreticiye ulaşması, SGK ve vergi teşvikleriyle nitelikli istihdamın artırılması, dijitalleşme yatırımlarına özel fonlar oluşturulması ve Çin ile stratejik üretim ortaklıkları kurulması gerekiyor.” ifadelerine yer verildi.
Türkiye’nin sadece iç pazarına değil, Avrupa, Orta Doğu ve Amerika’ya açılan bir üretim ve lojistik üssü olabileceğini belirten Aşçı, “BYD gibi Çinli devlerin Türkiye’ye yatırım yapması, potansiyelimizin uluslararası düzeyde fark edildiğini gösteriyor. Yerli üreticilerimizin Çin’e gitmek yerine, Çinli üreticilerle Türkiye’de ortaklık kurması; bilgi transferi ve maliyet dengesi açısından stratejik bir adım olabilir.” şeklinde konuştu ve “Sanayi odaları, üretici birlikleri, sektör temsilcileri ve kamu otoriteleri bir araya gelerek günü değil, geleceği planlamalı. Aksi takdirde Türkiye’nin güçlü potansiyele sahip otomotiv tedarik sanayisi, yatırımcı kaybı ve kalıcı dışa bağımlılıkla karşı karşıya kalabilir.” değerlendirmesinde bulundu. | 11 Ağustos 2025 : 13.07
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
“Rüzgârı arkamıza almalıyız”
Son yıllarda elektronik ve teknoloji alanındaki yükselişiyle dikkat çeken Çin, artık otomotiv tedarik sanayisinde de küresel dengeleri kökten değiştiriyor.
Son yıllarda elektronik ve teknoloji alanındaki yükselişiyle dikkat çeken Çin, artık otomotiv tedarik sanayisinde de küresel dengeleri kökten değiştiriyor. Bu dönüşüm, sadece maliyet odaklı değil; yapısal, stratejik ve uzun vadeli sonuçlarıyla Türkiye başta olmak üzere Avrupa ve Orta Doğu ülkelerini derinden etkiliyor. Çin’in tedarik sanayisindeki yükselişine ilişkin “Bugün Çin, geniş üretim ağı ve düşük maliyetli ama yüksek verimli tesisleriyle sadece Türkiye’ye değil, tüm dünyaya yedek parça ihraç eden dev bir oyuncu haline geldi. Üstelik bu ürünlerin fiyat-performans dengesi, yerli üreticileri zorlayacak seviyelere ulaşmış durumda. Rüzgâra karşı durmak değil, rüzgârı arkaya almak zorundayız” denildi.
Taşıt Araçları Tedarik Sanayicileri Derneği (Taysad) verilerine göre, Çin’den yapılan yedek parça ithalatı son 5 yılda %156 arttı. Metal döküm parçalarda bu oran %175’e ulaşırken, Türkiye’deki tedarik sanayisi firmalarının %64’ü istihdamda %10’dan fazla daralma yaşadı. Firmaların %35’inin kapasite kullanım oranı ise %70’in altına geriledi. Motor Aşin CEO’su Saim Aşçı, bu tabloya dikkat çekerek şunları söyledi: “Bu sadece ekonomik değil, aynı zamanda yapısal bir tehdit anlamına geliyor. Çin’le doğrudan rekabet etmek mümkün olmayabilir; ama Türkiye’nin üretim kabiliyeti, teknolojiye adaptasyon hızı ve jeopolitik konumu sayesinde küresel değer zincirinde stratejik bir merkez haline gelmesi mümkün.” Çözümün yalnızca gümrük vergileri ve koruma tedbirlerinde aranmasının yetersiz olduğunu vurgulanırken, “Kamu desteklerinin sadeleşerek doğrudan üreticiye ulaşması, SGK ve vergi teşvikleriyle nitelikli istihdamın artırılması, dijitalleşme yatırımlarına özel fonlar oluşturulması ve Çin ile stratejik üretim ortaklıkları kurulması gerekiyor.” ifadelerine yer verildi.
Türkiye’nin sadece iç pazarına değil, Avrupa, Orta Doğu ve Amerika’ya açılan bir üretim ve lojistik üssü olabileceğini belirten Aşçı, “BYD gibi Çinli devlerin Türkiye’ye yatırım yapması, potansiyelimizin uluslararası düzeyde fark edildiğini gösteriyor. Yerli üreticilerimizin Çin’e gitmek yerine, Çinli üreticilerle Türkiye’de ortaklık kurması; bilgi transferi ve maliyet dengesi açısından stratejik bir adım olabilir.” şeklinde konuştu ve “Sanayi odaları, üretici birlikleri, sektör temsilcileri ve kamu otoriteleri bir araya gelerek günü değil, geleceği planlamalı. Aksi takdirde Türkiye’nin güçlü potansiyele sahip otomotiv tedarik sanayisi, yatırımcı kaybı ve kalıcı dışa bağımlılıkla karşı karşıya kalabilir.” değerlendirmesinde bulundu. | 11 Ağustos 2025 : 13.07
Kaynak: Bülten